meydan dayağı — is., esk. Ceza olarak açıkta ve kalabalık içinde suçlulara atılan dayak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller meydan dayağı atmak meydan dayağı yemek meydan dayağı çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydan dayağı yemek — kalabalık içinde iyice dayak yemek Vallahi meydan dayağı yesem bu kadar perişan olmazdım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydan dayağı atmak — kalabalık içinde iyice dövmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydan dayağı çekmek — (birine) herkesin içinde veya çok dövmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydan — is., Ar. meydān 1) Alan, saha Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu. Ö. Seyfettin 2) Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu. A. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayak — 1. is., ğı Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek Birleşik Sözler dayak arsızı dayak düşkünü dayak kaçkını meydan dayağı sıra dayağı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
perişan olmak — 1) dağılmak, düzeni bozulmak Bir sürü laf edildikten sonra facia başlayacak, tabii aile perişan olacak. H. E. Adıvar 2) acınacak duruma gelmek Vallahi meydan dayağı yesem bu kadar perişan olmazdım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayaklı — sf. Dayağı olan Yapılan şakalar bazen dayaklı kavgalara meydan açacak derecede canlanıp kızışır. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük